Bugüne kadar edindiğim başarılara rağmen tam 31 yaşında hayatta hiçbir amacım olmadan “0” noktasında durduğumu fark ettim.  İstikrarlı bir kariyerim, sağlıklı bir çocuğum, benden başka her şeyle ilgilenen bir eşim dolayısıyla öylesine yürüyen bir evliliğim vardı.

Ama hiçbir amacım yoktu. Ben neden yaşıyordum?

Etrafımdaki insanların beklentilerini karşılamak için sanırım… Patronumun duymak istediği sözleri söyleyen, eşimin görmek istediği gibi davranan, anne babamın bitmek bilmeyen beklentilerini karşılayan “bunların tamamının kendi tercihiymiş gibi yapan” ben, aslında yaşamak istediğim hayatı yaşayamıyor, kendi kararlarımı kendim veremiyordum. Peki benim hayatımı kim kontrol ediyordu? Sanırım, ben kontrol etmediğim için benden başka herkes!

Üstüne üstlük kimseyi de gerçek anlamda memnun edemiyordum. Kendince elinden gelen her şeyi yapan “ideal insan ben” sonuçta dolup dolup patlıyordum. Gerçekten çok ama çok mutsuzdum. Yapabildiğim en kayda değer şey karşı tarafı suçlamak, hep hatayı başkalarında aramaktı. Bu kadar iyi kalpli ve başarılı bir insan olmama rağmen gerçekten çok talihsizdim. Etrafım berbat insanlarla doluydu. Bir insanın hayatı bu kadar mı çekilmez olabilirdi. Zavallı ben… Etrafımdaki tüm bu insanlar gerçekten beni hiç hak etmiyorlardı.

İşte tam böyle bir dönemde Hakan Bey ile tanıştım. Yaptığı şey sadece sorular sormaktan ibaretti. Ben bunlara balyoz sorular diyorum. Her biri kafanıza bir balyoz yemişsiniz etkisi yaratıyordu. Bu sorular öyle sorulardı ki kafanızda o konuyla ilgili yarattığınız tüm resmi bozuyor, aslında başka bir resmin var olabileceğini size gösteriyordu. Hakan Bey,  bu sorularla beni tam 2 ay boyunca ters köşeye yatırdı. Aslında ilişkilerin, kararlarımızın, yaşadığımız hayatın bir ezberden ibaret olmadığını, hayatta her şeyin değişebileceğini ama en başta kendimizin değişmesi gerektiğini görmeme yardımcı oldu.

Neler değişti? Her şey! Yani tüm hayatım! İçime sindire sindire yaptığım, her gün bir yenilik katmak istediğim harika bir işim var. Sizi yanıltmayayım, aynı yerde aynı pozisyonda çalışıyorum. İşim değişmedi ben değiştim. Akşamları eve gittiğimde sohbet etmek istediğim, bir liman gibi sığındığım, gerçek bir hayat arkadaşım ve çok sevdiğim bir eşim var.  Her zaman dışarıda bir şeyler yapmak için birçok sebebi (bahanesi?!) olan kocam artık tam bir ev kuşu! Evet hala 2 ay öncesinde benden başka her şeyle ilgilenen kişiyle evliyim. Eşimi değiştirmedim, ben değiştim. Hayatta gerçekten kendi istediklerini yapan, kendine güvenen, ne için yaşadığının farkına varmış, bu yüzden hayatının gerçek baharını yaşayan bir kişi var karşınızda. Ve benim hayatımda ne değişti diye sorarsanız, dediğim gibi sadece ben değiştim

H. V., Çokuluslu Firmada Üst Düzey Yönetici - Ocak 2010