Hayatın, herkesin size karşı olduğunu sık sık düşünüyorsanız, kurban rolündesiniz demektir.
Merhaba arkadaşlar! Harika bir haftayı geride bıraktım! Neler mi oldu? Neler olmadı ki! Yaratım gücümü kullanmaya başladım. Yani kalbimden geçen her şeyi, hiç ummadığım bir şekilde, hiç ummadığım bir anda karşımda buluveriyorum. Önce size bu hafta olanları anlatayım. Daha sonra yaratım gücü üzerine konuşalım. Bu konu hepimiz için çok önemli.
Biliyorsunuz ben pazarlama iletişimi alanında çalışıyorum. Son 2 aydır, yaşam koçu Hakan Arabacıoğlu ile çalışma deneyimim, iş hayatımdaki dengeleri oturtmakla ilgili. "Ben kimim, ne yapmak istiyorum, ne tür projelerin içinde olmalıyım, nasıl hak ettiğim parayı kazanabilirim?" gibi bir çok sorunun cevabını arıyorum. Çoğunluğunu bulduğumu söyleyebilirim. Örneğin, ben bir plazada trafiğin yoğun olduğu, rekabetin gözleri kör ettiği hiçbir yerde çalışmayacağım. Kendi işimi kuracağım, hayal ettiğim projeleri hayata geçireceğim ve benim projelerim müşterilerimi zengin ederken, beni de edecek!
Elbette bu arayışta, devreye bambaşka etkenler de girdi. Duygusal tıkanıklıklar, yanlış inançlar vs. Yola tek bir soruyla başladım: Şu anda yaşadığım sorunlar tamamen ortadan kalksa ben ne hissederdim? Kim olurdum? Size de tavsiye ederim. Bu sorunun ardından her şey bir çorap söküğü gibi geldi. Örneğin, kilolu bir kadın olmasaydım, kendimi daha sağlıklı, enerjik, hareketli hissederdim. Ben "O kadın" olurdum. Yani zihnimde zayıf kadın oldum. Sonra biliyorsunuz, kendimi arzu ettiğim halde vizyonlamaya, zayıf bir kadın gibi hayal etmeye başladım. Zayıf olsam kendimi nasıl hissederdim, daha mutlu! O mutluluğu içimde yaşamaya başladım yani zayıfmışım gibi yüzüm gülmeye başladı!
Önce bu bir oyun gibiydi, sonra doğal olarak böyle davrandığımı fark ettim. Son 2 ayda 7,5 kilo verdim biliyorsunuz. İnsan ilişkilerinde, aşkta, iş hayatında hep aynı soruyla konuya yaklaşıyorum: "Bu sorun olmasaydı, ben kim olurdum?" Elbette burada ego devreye girip, mevcut durumu korumaya çalışıyor. Örneğin, "Kendi işini kuracaksın, ne olacak, bir sürü vergiler vereceksin, ya müşterilerin çok az olursa? gibi sorular soruyor. Ben bu durumda, egoma yeni halimizin çok daha keyifli olacağını anlatıyorum.
Egomuz, bizim hayata bakış açımızı gösterir. Ama sıkı sıkıya bağlı olduğumuz bu bakış açısı, aslında her zaman da bizim bakış açımız değil. Ailemizden, okuldan, arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz pek çok şeyi, sorgusuz sualsiz baş köşeye oturtuyoruz. Örneğin, annemiz, hayat zordur diyor. Biz de nedense hiç düşünmeksizin, hayat zordur diyoruz. Bu ego kalıbı, hayatımızın her alanında kendini göstermeye başlıyor. Sonra bir gün bakıyoruz ki, kim olduğumuzu bilmiyoruz. Kim olduğumuzu bilmediğimiz gibi kendimizi kurban olmuş gibi hissedip, kurban rolünü sürdürmeye devam ediyoruz.
Kurban rolü ne demek diye sormuştunuz. Hayatın, herkesin size karşı olduğunu sık sık düşünüyorsanız, kurban rolündesiniz demektir. Kurban rolünden çıkmak da zordur. Çünkü mutlaka bir kazancımız vardır. İnsanlar mağduruz diye bizi sever, okşar vs.
Ne kadar çok konuşuyorum, yaratımlardan söz edecektik. Gelecek yazıya kaldı. Görüşmek dileğiyle…
Sevgilerimle,