Ruhâniliğimiz, manevi değerlerimiz, yeteneklerimiz, becerilerimiz, aklımız, fikrimizle gerçekten mükemmeliz.
Merhaba arkadaşlar!
Yaşam koçu Hakan Arabacıoğlu ile yaptığım kişisel gelişim deneyiminde 9. hafta tamamlandı ve bu sizinle paylaştığım 39. yazım! Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş derlerdi ya büyüklerimiz, gerçekten öyleymiş! Yaklaşık üç ay önceki ruh halim, yaşantım ve fiziğimle, bugünkü arasında çok ciddi farklar var. Burada Hakan'ın bilgisi, görgüsü, kişiliği, deneyimleri, seçtiği yaşam yolunun benim üzerimdeki etkisi çok fazla oldu.
Bu yazı dizisinin temel amacı, yaşam koçuyla birlikte deneyimlediklerimin paylaşılmasıydı malum. Size öncelikle şunu söyleyebilirim ki, siz gerçekten gözünüzü açmaya, yaşamınızı yenilemeye, "terslik"leri ortadan kaldırmaya, gülmeye, eğlenmeye, hayallerinize ulaşmaya, nasıl mutlu olacağınızı keşfetmeye kısacası hayatınızı değiştirmeye niyetlendiyseniz, yaşam koçu size yol arkadaşlığı yapabilir. İlkokulda fizik dersi gibi Hakan anlatacak siz de dinleyeceksiniz, her şey değişecek sanıyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz. Aksine o zaman Hakan'ın söylediği her şey batabiliyor, benim de zihnimde onun boğazına sarıldığım sahneler oldu elbette. Ancak bu yolculukta önemli olan, kendimi keşfimde işime yarayabilecek bilgiyi, deneyimi ondan alabilmek ve meselelere yeni bakış açısı kazanabilmekti. Öğrendiklerimi belli bir hareket planı içinde uygulamak benim "görev"im, kontrolü, desteği, Hakan'a aitti.
Bu serüvende yaşam koçluğu denen kurumu öğrenmeye çalışıyorum, arkadaşlarım, sizler sürekli soruyorsunuz ve deneyimlerinizi anlatıyorsunuz. Meğer ne çok yaşam koçu varmış, herkes kimlerle neler yaşamış, ben şaşırdım doğrusu. Bana sürekli soruyorlar, acaba Hakan bana yardım edebilir mi ya da bir başka yaşam koçu? Tek cevabım var, iç sesinizi dinleyin, o size mutlaka söyler. Ben sadece siz istemezseniz, egonun sesine takılıp kalırsanız, kendinize güvenmezseniz, kendinize inanmazsanız, hayat ve insanlarla yek vücut olduğunuzu kabul etmezseniz, karşınızdaki her canlının ruhuna saygı duymazsanız, dünyanın en iyi gurularını da getirsek nafile, onu biliyorum!
Tabii her şey inanmakla da bitmiyor, fark edilecek o kadar çok şey var ki! Bazen kör gibi mi yaşamışız biz diyorum, inanamıyorum. Elbette kendimize ait değerlerimiz, ilkelerimiz, hepsinden önemlisi vicdanımız var. Ruhaniliğimiz, manevi değerlerimiz, yeteneklerimiz, becerilerimiz, aklımız, fikrimizle gerçekten mükemmeliz. Tek sersemliğimiz bunu unutuyor olmamız. Neler yaratabileceğimizi, ne kadar keyifli bir hayat sürebileceğimizi, ne kadar sağlıklı olabileceğimizi, en yakışıklı adamlarla neler yaşayabileceğimizi, bugüne kadar neler başardığımızı, tamamen unutabiliyoruz. Metropollerin insanı paramparça edebildiği hayata Prozac, Zanax, rakı, alışveriş ile her gece başka bir vücutla katlanmaya çalışıyoruz.
Kesinlikle daha iyisine layığız ve bunu hayatımızda deneyimleyebiliriz. Şimdi bu keyifli yaz mevsiminin tadını çıkaralım, özgür olalım, aşık olalım, okuyalım, yazalım, üretelim, paranın kolayca geleceğine inanalım ve deneyimleyelim. Tatsız insanları olayları yaşamımızın odak noktası haline getirmeyelim.
Ben siz istediğiniz sürece deneyimlerimi sizinle paylaşacağım. Ben yapabiliyorsam, siz de yapabilirsiniz. Yok ki, birbirimizden farkımız! İsterseniz gelecek yazılarda, aşka dair ipuçları üzerine konuşalım. Ben zengin olmaya çalışıyorum, siz bana sürekli nasıl aşık olacağınızı soruyorsunuz. Kafanıza bu kadar takarsanız, sevgili gelmez tabii. Unutmayın, bağımlı olduğumuz hiçbir şeyi elimizde tutamıyoruz, çünkü bağımlı olmak için hiçbir sebebimiz yok. İsterseniz bunu da tekrar konuşuruz.
Sevgilerimle.
